10 Mayıs 2012 Perşembe

Karşıyakalılık Ruhu ve Tuz Ruhu

   Lisede fen-matematik öğrencisi olmam ve üniversite eğitimimi sayısal bir bölümde okumam sebebiyle edebiyat ve dolayısıyla birşeyler karalamakla aram pek iyi değildir. "Söz uçar yazı kalır" deseler de, örneğin günlük tutup seneler sonra, "ah vah" etmenin ve ya "ne günler yaşamışız vay be" demenin bir anlamı olacağını sanmıyorum. En azından geçmişe takılı kalmayı yaşamayı da sevmediğimden olabilir. :)
   
   Bu bloğu alalı çok fazla zaman olmadı aslında ama yazmak bugüne kısmetmiş. İnternet diliyle ne deniyorsa "entry" sanırım. Bloğuma ilk entryim hayırlı olsun diyelim bloğa girişimizi yapalım.


   İlk önce bloğun isminin anlamını açıklayayım kısaca; "Hergele" kelimesinin biz Karşıyakalılar için çok özel bir anlamı vardır. Şimdilerde iskele meydanı olarak anılan, çarşının giriş kısmı ve iskele arasında kalan bölüme eski Karşıyakalılar "Hergele Meydanı" derler. İçerde ki maçlardan önce toplanılan, deplasman organizasyon ilanlarının asıldığı ve deplasmana giden otobüslerin kalktığı yerdir. Kısacası Karşıyaka taraftarının kalesidir. FC1912 kısmıysa, yaklaşık 5 senedir oynadığım goalunited menejerlik oyununda ki takımımın isminden geliyor. Bu konuyu da açıkladıktan sonra asıl yazma sebebime geleyim.


   Öncelikle Karşıyaka taraftarı olmaktan duyduğum gururu kelimelerle anlatamam. Diğer pek çok branşta kısıtlı bütçelere rağmen başarılı denebilecek sezonlar geçirirken, en çok maddi yatırımın yapıldığı futbolda 1995 den beri başarıya hasretiz. Arada 2003 de ki 2.lig B kategorisi şampiyonluğunu saymıyorum. Her ne kadar Karşıyaka aşkı başarılara, kupalara endeksli değildir desek de artık bıçağın kemiğe dayandığı, denizin bittiğinin herkes farkında. Senelerdir süren başarısızlığın pek çok nedeni var. Yönetimi, antrenörü, topçusu, taraftarı ama az ama çok herkes suçlu. Son bir kaç yıldır "kadroda istikrar sağlayamıyoruz, hersene yeni takım kuruluyor uyum yüzünden istenen sonuçlar alınamıyor." dillere pelesenk oldu. Kadroda belli bir istikrar yok doğrudur ama Yönetim yanlışlıklarında ki hatalarda istikrar hiç değişmedi. Şimdi kendime göre bu süreçte ki hataları madde madde sıralayacağım:

1) Benim birinci tespitim 90 ların ikinci yarısı, Karşıyaka için kırılma anı oldu. Zaten elle tutulur son şampiyonluğun 1995 de gelmesi de bu öngörüyü doğrular nitelikte. Karşıyaka, beşeri olarak ilçedir evet ama Karşıyaka Spor Kulübü semt takımıdır. Çarşı da kulübün kalbinin attığı yerdir. Alaybey, Aksoy, Bostanlı gibi semtler de kulübün beslendiği can damarlarıdır. Bu semtler hem sporcu hem de taraftar kazandırılması açısından kulüp için çok önemlidir. 90 lardan sonra KSK adeta Karşıyaka ilçesinden koparıldı, izole edildi. 90 lara kadar Karşıyaka futbol takımı antrenmanlarını Karşıyaka Stadı'nda yapardı. İlçenin her noktasına sadece yürüme mesafesinde olan bu stada istediğiniz zaman gidip antrenmanları seyredebilir, futbolculara taraftarın varlığını hissettirebilirdiniz. Çiğli Selçuk Yaşar Tesislerinin hizmete girmesiyle beraber ilk olarak futbol takımı tamamen oraya taşındı.

2) Kulüp binasının altında ki KSK lokali yıkılarak resturant haline getirildi ki o lokale gittiğiniz de eski veya halen oynamakta olan faal pek çok sporcuyu görebilirdiniz. Taraftar ve sporcu iç içeydi kısacası. Restaurant haline getirildikten sonra bu ortam kayboldu.

3) Benim bir türlü benimseyemediğim ve kanımın ısınmadığı Mavişehir 90 ların ikinci yarısından sonra yerleşime açıldı. Bilmeyenler için anlatalım. Mavişehir, Karşıyaka merkeze çok uzak olmamasına rağmen (arabayla 5 dakika). Yerleşen insanların %70'i buranın yerlisi değildir ve Karşıyakalılık ruhunun az yaşandığı bir semttir. Konumuzla Mavişehirin alakasına dönecek olursak; takıma yeni transfer edilen futbolculara kulüp burada ev tutar. Yani futbolcular genelde burada ikamet eder. Zaten çevresinde her türlü imkan ve alışveriş olanağı olduğu için de doğal olarak Çarşıya inmeye gerek duymazlar. Dolayısıyla KSK'da top oynayıp Çarşının, Alaybey'in yolunu bilmeden yani kulübün kalbini görmeden oynayıp giden futbolcularımız var artık. Bostanlı'yı saymadım çünkü genelde piyasa, eğlence mekanları Bostanlı'da olduğu için çok nadir de olsa kendilerini burada görme şansımız oluyor ne hikmetse! Çarşıyı bilmeyen görmeyen adamdan Karşıyakalı gibi davranmasını zaten bekleyemezsiniz. Eskiler anlatırdı ben de ucundan kıyısından birazcık o döneme yetiştiğim için kendimi şanslı hissediyorum; herhangi bir yenilgi veya kötü oynanan bir maç sonrası Çarşıda esnafın kendilerine hesap soracağını bilirler en azından terinin son damlasına kadar mücadele ederdi futbolcularımız. Ama şimdilerde bu tehdit de ortadan kalktı. Tabi günümüzde Çarşıda da kaç tane eski Karşıyakalı esnaf kaldı o da ayrı tartışma konusu.

4) Bu yollardan Karşıyakalılığın ne demek olduğu anlatılamıyorsa en azından Karşıyakalı bir başkan ve yönetim kurulunuz olur. Yöneticiler futbolculara nereye geldiklerini anlatır ve Karşıyakalılığın ne ifade ettiğini öğretir diyorsunuz. Ama maalesef Cenk Karace döneminden sonra görev alan başkanların Karşıyaka ve Karşıyakalılıkla pek alakaları olmadığını görüyoruz. Selçuk Yaşar bu kulübe çok büyük hizmetler etmiştir. 60 senedir her sezon başı kulübe hibe ettiği paraları toplasanız o miktara belki İngiltere liginden iki kulüp alabilirdi kendisi. Harcanan bunca paraya rağmen gelinen nokta ve kulübün durumu ortada. Dünyanın hiçbir yerinde KSK'dan başka bir kulübün yönetimine, başkanlığına cebinizden bir miktar para koymadan talip olamazsınız (yönetimde ki birkaç isim hariç zaten o kişileri de herkes tanıyor) ama burada parayı Selçuk Yaşar verir ve onun uygun gördüğü kişiler başkanlık koltuğuna oturur. Bu atanan kişilerin de Karşıyakalılıkla pek alakası olmayınca gelinen nokta ortada. Bu sistem artık iflas etmiştir. "Parayı ben veriyorum benim dediğim olur, yoksa desteğimi çekerim" diye tehdit etmektense biraz özeleştiri yapmalı kendisi bence. Her sene 2. olmayı başarısızlık sayarım diyip ne olduğu belirsiz adamlara para dökmek yerine en azından o paralarla daha çağdaş tesis ve kendi stadımız için harcasak ve 5 senede uçar giderdi bu kulüp. Ayrıca bu kulüp kuruluşundan gelen misyonuyla kimseye biat etmemelidir. Bu kulübün kültüründe biat yoktur.

     Yazmayı sevmiyorum dedim ama kendimi aştım epey yazdım sanırım. Senelerin birikimi olsa gerek :)

     Cumartesi günü kader maçımıza çıkıyoruz. Ben de dahil olmak üzere sezon öncesi herkesin beklentisi bu tarihlerde bir dönüm maçı oynamaktı. Ama bizim düşündüğümüz ligde kalma maçı değil şampiyonluk maçıydı tabii ki. Futbolcularımıza en azından bizim bu isteğimizi yerine getirdikleri için şahsım adına teşekkür ediyorum. Maçın sonunda küme de düşebiliriz futbolun içinde bu da var olabilir. Eğer düşersek de Bergamaspor veya Ödemişspor olarak değil anlı şanlı "Karşıyaka Spor kulübü" olarak tekrar geri döneriz.